30 Haziran 2018 Cumartesi

TARİHİ GERÇEKLER IŞIĞINDA DERSİM KONUSU (II) (BARIŞ YOLUYLA KAZANMA ÇABALARI) Atatürkçü Düşünür-Kemalist Yazar, Hüsnü MERDANOĞLU

TARİHİ GERÇEKLER IŞIĞINDA DERSİM KONUSU (II)
(BARIŞ YOLUYLA KAZANMA ÇABALARI)
Hüsnü MERDANOĞLU
Dersim coğrafyasında, Osmanlı yönetiminin kalıtı olan derebeylik düzeninin yarattığı gerginliği sona erdirmek, yönetimle bütünleştirmek, kazanarak yurduna yurttaş olunmasını sağlamak için, başka Atatürk olmak üzere Cumhuriyet yönetimi, yörenin tarihinde hiç görülmeyen ilgiyi gösterilmiştir.
Yöreye Yönelik Cumhuriyet Dönemi Raporları
1924 genel seçimlerinde Cumhuriyet yönetimine karşı tavır takınan Dersimli aşiret reisi Seyit Rıza’nın şahsında Dersim yöresinde feodal düzenin sürdürülmesi isteği belirince, Osmanlı’dan beri sorun yaşanılan Dersim bölgesine Cumhuriyet yönetiminin ciddiyetle eğilmesi gerekmiştir. Ne var ki, Dersim yöresi halkının Alevi olarak bilinmesi, Alevilerin Ulusal Kuruluş Savaşında Kuva-yı Milliye’yi içten desteklemeleri, Cumhuriyet yönetimine candan bağlı olmaları nedeniyle Dersim’e askeri bir hareket yapmadan önce birçok raporlar hazırlanarak çözümler aranmış, iyileştirme çabalarına öncelik verilmiştir.
Bu raporlardan ikisi dönemin başbakanlarına ait olup özetle şu tespitlerde bulunmuşlardır:
İsmet İnönü’nün “Kürt Raporu” (1935)
Başbakan İsmet İnönü, Atatürk’ten aldığı talimat üzerine 1935 yılında doğu ve güneydoğu Anadolu’da bir inceleme gezisine çıkmıştır. Gezi ile ilgili izlenimlerini rapor haline getiren İnönü, Erzincan Halkevinde bulunduğu sırada “Dersimliler tarafından soyulanlar adeta resmigeçit yaptılar” vurgusunu yaparak, yöre halkının Dersim’de baskı altında olduğunu belirtmiştir.
Celal Bayar’ın Raporu
Dönemin İktisat Vekili (Ekonomi Bakanı) Celal Bayar’ın, Başbakanlığa hitaben yazdığı doğu yöresi ile ilgili 10.12.1936 tarihli raporunda, şu iki tespit dikkat çekici olmuştur.
.Geçmiş hükümetler, halk üzerindeki hâkimiyetlerini ağalar ve şeyhler aracılığı ile yürütmek istemişlerdir. Ağalar ve şeyhlerin çaldıklarının bir kısmını hükümet görevlilerine vererek durumu idare etme devri yaşanmıştır.
.Köylüyü toprak sahibi yapmak, köylüyü devlete bağlayacak en önemli etken olmalıdır.
(Şu tarihi gerçeği de bilmek gerekir ki; 1938 askeri harekâtının başbakanı olan Celal Bayar, raporunda toprak dağıtımından söz etmekte ise de, bilindiği gibi daha sonra TBMM’de toprak kanununun çıkarılması girişimleri üzerine CHP’den ayrılarak DP’yi kurmuştur).
Uzlaşma Arayışları
1937-38 Dersim olayları öncesinde, bölgenin aşiret reislerinden ve ağalarından olan Seyit Rıza, Tunceli (Dersim) merkezini silahlı adamlarıyla işgal etmiştir. Devlet yetkilileri sorunu nasihat heyeti ile çözmeye çalışmış olmalarına karşın, isyancılar 1924 yılında Hozat’ı basmışlar ve TBMM'ye nota vermişlerdir. Bununla da yetinmemişler, genç Cumhuriyetimizin altını oymak için gericiliği kışkırtmayı görev edinmiş olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na destek olmuşlardır.
Ali Cemal (Bardakçı) Devrede
Bektaşi olarak bilinen Vali Ali Cemal (Bardakçı) 1926 yılında Atatürk tarafından bölgeye arabulucu olarak gönderilmiştir. Cumhuriyet yönetiminin beklentilerini ve yurttaşlara sevecen yaklaşımını anlatma yolunu deneyen Vali Ali Cemal;
Erzincan-Elaziz mıntıkalarında terk edilmiş Ermeni arazilerinin Dersimlilere verdireceğini bildirmiş, üstelik Tekke ve zaviyelerin kapatılmış olmasına rağmen, Vali Cemal’in öncülüğünde Alevilere özgü ibadet yönetimi olan cem, yöre halkının katılımıyla düzenlemiştir.
İlerleyen yıllarda, Cumhuriyet hükümetinin arabulucularından birisi de, Hacı Bektaş Veli Dergâhı önderi ve Anadolu Aleviliğinin dönemdeki temsilcisi Çelebi olmuş ise de derebeyinin otoritesi, iknacın ve Cumhuriyet yönetiminin iyi niyetinin önüne geçtiği için, yöre halkıyla değilse bile egemen güçlerin temsilcileriyle barış sağlanamamıştır.
Ayrıca, yöredeki sosyal ve kültürel yaşamı da etkilemeye yönelik olarak; Genel Müfettişlik Uygulaması Hakkında Kanun, 2884 sayılı ve Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında Kanun, Tunceli Vilayeti Halkından Olup da Nüfus ve Askerlik Kanunlarına Göre Kendilerine Verilmesi Lâzımgelen Bazı Cezaların Affina ve Nüfus Yazımı ile Askerlik İşlerine Dair Kanun gibi kimi kanunlar yürürlüğe konularak, çözüm arayışları sürümüştür.
**
Devlet adamı olmanın önde gelen özelliği olan; aldanmayan ve aldatmayan kişiliğe sahip, Büyük Türk Devriminin önderi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhurbaşkanı sıfatıyla 1 Kasım 1935 günü TBMM’de yaptığı konuşmada doğu yöremiz ile ilgili olarak şu hususlara değinmiştir:
“Sayın arkadaşlar,
İç yönetim kuruluşlarımızı, yurdun doğu bölgelerinden başlayarak genişletmek gereğini duymaktayız. 

Doğu illerimizin başlıca ihtiyacı, orta ve batı illerimize demiryolları ile bağlanmaktır. Doğuya ilerleyen iki ana demiryolunun hızla bitirilmesini ve bunları birbirine bağlayacak yollar dizisine şimdiden başlanmasını gerekli görüyoruz.”
Bizim Ayvalık Dergisi’nin bundan sonraki sayılarında değineceğimiz üzere; Atatürk’ün işaret ettiği doğrultuda yöreye olağanüstü yatırımlar yapılmış ise de, ne yapılan yatırımlar ne de barış ekçileri, iyileştirmeye yönelik raporlar ve çalışmalar, yörenin asker kaçağının ve vergi ödemeyenlerin sayısını azaltmamış, yöre halkının feodal baskıdan kurtularak, yörenin Cumhuriyetle bütünleşmesi için, askeri harekâtları yapmak zorunu olmuştur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder